"Astım atakları sonbahar aylarında daha sık görülebilir" uyarısı
"Astım atakları sonbahar aylarında daha sık görülebilir" uyarısı
Doç. Dr. Pelin Uysal "Astım, genetik faktörlerle çevresel etkilerin bir araya gelmesiyle ortaya çıkan karmaşık bir hastalıktır. Alerjik astım ise polen mevsiminin yoğun olduğu ilkbahar ve sonbahar aylarında, bunun yanı sıra kişide akar ya da ev hayvanı alerjisi varsa yıl boyu görülebilir"
Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Pelin Uysal, astım ataklarının sonbaharda arttığını belirterek, astım nedenlerinin anlaşılmasının atakların önlenmesi ve hastalığın yönetilmesi için büyük önem taşıdığını ifade etti.
Hastaneden yapılan açıklamaya göre, genetik yatkınlık, çevresel faktörler ve yaşam tarzı, astım riskini belirleyen en önemli etkenler arasında yer alıyor. Sonbaharın gelmesiyle birlikte soğuk algınlığı ve grip gibi solunum yolu enfeksiyonları da yaygınlaşıyor. Bu enfeksiyonlar, astımı olan kişilerde hava yollarını daha fazla iltihaplandırarak astım ataklarına yol açabiliyor.
Ayrıca ağaçlar ve bitkiler sonbaharda da polen yaymaya devam ediyor. Bu mevsimde yaygınlaşan küf mantarı gibi diğer alerjenler de astım ataklarını tetikleyebiliyor.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Uysal, astımın uzun süreli kronik hava yolu daralmasıyla seyreden, belirli etkenlerle karşılaşılınca şiddeti artan ataklar haline gelen bir solunum hastalığı olduğunu belirtti.
Uysal, astımın nedenleri arasında genetik yatkınlık, cinsiyet ve obezite gibi kişisel risk faktörlerinin yanında, alerjenler, enfeksiyonlar, sigara, hava kirliliği, mesleki riskler, hava ısı değişimi gibi çevresel risk faktörleri de bulunduğu bilgisini vererek, "Astım, genetik faktörlerle çevresel etkilerin bir araya gelmesiyle ortaya çıkan karmaşık bir hastalıktır. Alerjik astım ise polen mevsiminin yoğun olduğu ilkbahar ve sonbahar aylarında, bunun yanı sıra kişide akar ya da ev hayvanı alerjisi varsa yıl boyu görülebilir. Astım nedenlerinin anlaşılması, atakların önlenmesi ve hastalığın yönetilmesi için büyük önem taşır." ifadelerini kullandı.
Nefes darlığı, göğüste sıkışma hissi, öksürük, hırıltılı solunum, zor nefes verme, hızlı soluk alıp verme ve bu şikayetlerin geceleri aniden ve şiddetli bir şekilde artmasının astımın belirtileri olduğunu aktaran Uysal, astımın tanısının, göğüs hastalıkları hekimi tarafından klinik durum, fizik muayene ve ilgili testlerle konulduğunu aktardı.
- "Tanı açısından genellikle en önemli test solunum fonksiyon testidir"
Uysal, muayenede akciğer seslerinde ronküs adı verilen hırıltılı solunum stetoskopla dinlenebildiğini ifade ederek, "Tanı açısından genellikle en önemli test solunum fonksiyon testidir. Solunum fonksiyon testinde akciğer kapasitesi ölçülerek nefes alıp verme kapasitesi ve hava yollarının ne kadar daraldığını belirlenir. Bu test, akciğerlerin nasıl çalıştığını değerlendirerek hava yollarının daralması, tıkanması veya iltihaplanması gibi astımın karakteristik özelliklerini ortaya koyar." bilgisini paylaştı.
Kronik öksürüğün en önemli sebeplerinden birinin astım olabileceğinin altını çizen Uysal, öksürük, oluş süresine göre akut, subakut ve kronik öksürük olarak üç gruba ayrıldığını anlattı.
Uysal, akut öksürüğün 3 haftaya kadar olan öksürükler olduğunu belirterek,"Dirençli, geçmeyen öksürük denilen kronik öksürük en az 8 haftadır devam eden öksürüktür. Kronik öksürük nedenleri arasında astım KOAH gibi kronik solunum yolu hastalıkları, Gastro özofajial reflü, bazı antihipertansif ilaçlar (ACE inhibitörleri gibi), postnazal drip sendromu, kronik sinüzit gibi hastalıklar yer alırken, en önemli kronik öksürük sebeplerinden birinin astım olabileceği unutulmamalıdır." değerlendirmesini yaptı.
Ataklara sebep olan risk faktörlerinin saptanması ve uzak durulması, acil durum inhaler ilaçların kullanılması, göğüs hastalıkları hekimi ve gereğinde acil servise başvurulup ilgili tetkik ve tedavinin yapılmasının son derece önemli olduğunu belirten Uysal, şunları kaydetti:
" Astım inhaler cihazları, astım tedavisinde en önemli araçlardan biridir. Astım ataklarını önlemek ve semptomları kontrol altına almak için kullanılan bu cihazlar, ilaçları doğrudan hava yollarına ileterek hızlı ve etkili bir tedavi sağlar. İnhaler'lar, ilaçları doğrudan hava yollarına ilettiği için sistemik (vücudun genelinde) yan etkileri azdır. Bu ilaçların solunum yollarında daha hızlı ve daha etkili çalışmasını sağlar. Ağızdan alınan ilaçlar genellikle vücudun tamamını etkileyebilecek yan etkilere neden olabilirken, inhaler cihazlar daha düşük dozlarla sadece hedeflenen bölgeye (hava yollarına) etki eder. Hastaların kullandığı inhaler cihaz eğitimi ve adaptasyonu düzenli ve doğru teknikte kullanmaları ve genel beslenme uyku düzeni spor gibi sağlıklı yaşam önerilerine uymaları önerilir."
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.