Uzmanından artan genç yaş Parkinson vakalarına karşı uyarı
İSTANBUL (AA) - Medicana Sağlık Grubu Nöroloji Bölümü'nden Uzm. Dr. Gülten Özdemir, beyin hücrelerini etkileyen ve ilerleyici bir hastalık olan Parkinson'un genellikle 60 yaş üstü kişileri etkilediğini, ancak son yıllarda 40 yaş altında vakaların görüldüğünü bildirdi.
Hastaneden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Özdemir, Parkinson’un Alzheimer’dan sonra ikinci sıklıkta görülen nörolojik bir hastalık olduğunu bilgisini paylaşarak, "Bu hastalığa 40 yaş altı kişilerde sık rastlanmaz ama son yıllarda 40 yaş altında, hatta 20'li, 30'lu yaşlarda bile Parkinson vakaları bildiriliyor." ifadelerini kullandı.
Parkinson hastalığının belirtileri ve nedenleri hakkında bilgi veren Özdemir, "Vücudumuzda akıcı ve koordineli hareket etmemizi sağlayan, beynin belli anatomik bölgelerinde dopamin maddesi salgılayan hücreler bulunur. Dopamin üreten bu hücrelerin dejenerasyon ile kaybı sonucu dopamin üretilemez ve Parkinson hastalığı belirtileri ortaya çıkar." değerlendirmesinde bulundu.
Beyinde beliren söz konusu dejenerasyonun kesin nedeni bilinmediğini kaydeden Özdemir, "Bazı çalışmalarda kuyu suyu, insektisid, kurşun, civa gibi çevresel toksisitelere maruz kalmanın etkisinin olabileceği belirtiliyor. Bilim insanları, İspanyol gribinden sonraki yıllarda Parkinson hastalığı insidansının arttığını ve Koronavirüs sonrası aynı artışın görülme ihtimalinin mümkün olup olmadığını araştırıyor." ifadelerini kullandı.
- Her Parkinson hastasında titreme olması gerekmez
Gülten Özdemir, titremenin, Parkinson hastalığı için olmazsa olmaz bir bulgu sayılmadığını vurgulayarak, "Hastaların yüzde 25'inde titreme olmadığı halde, hareketlerde yavaşlama ile birlikte diğer bulgular saptanabilmektedir. Özetle, her titreme Parkinson hastalığı değildir, her Parkinson hastalığına titreme eşlik etmek zorunda değildir. Ancak Parkinson tanısı koyabilmek için hastanın hareketlerinin yavaşlaması olmazsa olmazdır." bilgilerini verdi.
Parkinson hastalarının günlük yaşamlarını aktif olarak sürdürebilmeleri için kişiye özel fizyoterapi programlarının ve bisiklet sürme, yoga, yüzme, pilates, yürüyüş gibi egzersizlerin önemine de dikkati çeken Özdemir, hastalığının tedavisindeki amacın belirtileri azaltmak ve hastaların yaşam kalitesini artırmak olduğunun kaydetti.
Özdemir, şöyle devam etti:
"Hastanın yaşı, hastalığın evresi, kullanılan ilaçların yan etkileri tedavi prensibini belirlemede etkendir. Ana tedavi, azalmış olan dopamin seviyesini yükseltmektir. Özellikle dopamin depoları tükenmeden önce, erken dönemde ilaç tedavisine başlamak önemlidir. Hastalığın seyrinde depresyon ve demans gibi bulgular da olabilir. Hastaların yakından takip edilmesi ve şikayetleri varsa, bunlara uygun bir tedavi düzenlenmesi gerekir. Parkinson tanısı alan hasta, eğer ilaç tedavisine yeterli yanıtı vermiyor ve ilaçlarla ilgili yan etkiler yaşıyorsa, o zaman Derin Beyin Stümülasyonu tedavisi yani beyin pili uygulaması yapılabilir."