Malatya'da Kayısıyı Bekleyen Büyük Tehlike

Geçen yıl 76 bin 355 ton kuru kayısı ihracatı karşılığında 402 milyon dolar gelir elde eden Malatya, depremin yıkıcı etkisine rağmen 10,5 aylık dönemde 75 bin 858 ton kuru kayısı ihracatı karşılığında 406 milyon dolar geliri yakaladı. Sezonu 450 milyon dolarla kapatmayı hedefleyen kayısı kenti, gelecek yıl ise 100 bin kuru kayısı ihracatı karşılığında 750 milyon dolar gelir elde etmeyi hedefliyor.

Malatya Ticaret Borsası (MTB) Başkanı Ramazan Özcan, depremin yarattığı ağır hasar ve zararlara rağmen Malatya’nın özellikle ekonomik anlamda çok hızlı bir şekilde ayağa kalkabilmesi açısından kayısının önemli bir faktör olduğunu ifade etti.

“YÜZDE 50 KAPASİTENİN ÜZERİNE ÇIKMAYA BAŞLADIK”

Hızlı bir şekilde kayısı ihracatının yeniden normale dönüp, şehrin ekonomisini iyileştirme açısından önemli bir faktör olduğunu dile getiren Özcan, “Çalışma arkadaşlarımızın depremden dolayı evlerinin yıkılması nedeniyle barınma ihtiyaçlarının olması, günlük ihtiyaçlarını karşılaşmada zorluk çekmelerinden dolayı işçi bulmada sıkıntı yaşadık. İşletme ve fabrikalarda yüzde 10 ve 20 kapasiteyle başladık. Şu anda yüzde 50 kapasitenin üzerine çıkmaya başladık ve şubat ayından başlayıp haziran ayı dahil olmak üzere hızlı bir şekilde iş yerlerimizdeki iyileştirmelerle, çalışma arkadaşlarımızı da toparlayarak ihracata devam ettik” dedi.

İHRACATTA YENİ BİR REKOR

Özcan, kayısının Malatya, bölge ve Türkiye ekonomisine katkı sağladığına dikkat çekerek, “Kayısı ekonomiye sağladığı katkı itibariyle önemli bir aktör. Mayıs ayında önemli bir ihracat gerçekleştirdik. Mayıs ile birlikte 1 Ağustos 2022’de başlayan ve 10 ayını geride bırakan ihracat rakamları yüzleri güldürdü. Toplamda 73 bin 34 ton kuru kayısı ihracatı gerçekleştirdik, bununla beraber 390 milyon dolar gelir elde ettik. Haziran ayı ile birlikte 10,5 aylık süre içerisinde 75 bin 858 ton kuru kayısı ihracatı gerçekleştirdik ve geçen yıl kırmış 402 milyon dolar kuru kayısı ihracatı ile kırmış olduğumuz rekoru geçtik ve 406 milyon dolar geliri yakaladık. Haziran ve temmuz aylarının bitimiyle birlikte 85 bin ton kuru kayısı ihracatı gerçekleştirip, 450 milyon dolar gelirle birlikte yeni bir rekor elde edip, kayısı da önemli bir eşiği aşacağımızı tahmin ediyoruz. Depremin bütün olumsuzlukları ve yarattığı travmaya üreticinin ve ihracatçının içinde bulunduğu sıkıntılara rağmen bu kadar önemli miktarda bir ihracat gerçekleştirip ciddi bir gelir elde etmek gerçekten çok önemli” ifadelerine yer verdi.

Özcan, geçen yıl 402 milyon dolar olan kuru kayısı ihracat gelirini bu yıl 450 milyon dolar ile kapatacaklarını, bir sonraki yıl için ise 100 bin ton kuru kayısı ihracatı karşılığında 750 milyon dolar gelir hedefini koyduklarını söyledi.

“DÜNYA BU GÜZEL MEYVEDEN MAHRUM KALABİLİR”

Son 4-5 yılın rekolte ortalamalarına bakıldığında dünyadaki iklim değişikliğinin kayısıyı etkilediğini kaydeden Özcan, şunları söyledi:

“Zamansız sağanak yağışlar, sağanak ve dolu geçişleri tarımda çok ciddi anlamda zararlara yol açıyor. Kayısı da bundan en çok etkilenen tarım ürünlerinin başında geliyor. Malatya hem yaş hem de kuru da dünya kayısı üretiminin yüzde 20’sini temsil ediyor. Avrupa Birliği Coğrafi İşaret Belgesi’yle de dünyadaki en kaliteli ürün burada yetişiyor. Dolayısıyla Malatya, kayısı üretiminde dünyada önemli bir merkez ama son 5 yılda rekolte kaybı bizi endişeye sevk ediyor. İklim değişikliği bu kadar sert devam ederse, zamansız sağanak yağmurların yarattığı monilya hastalığı ile özellikle ürün kaybına yol açan bu hadise bizi önümüzdeki yıllarda çok daha zor durumda bırakacak. Sağanak ve dolu geçişleri nedeniyle kısmen bir meyde oluşsa da kalite kaybı meydana geliyor. Bu yıl tahmini kuru kayısı rekoltemizde çok büyük miktarda kalite kaybı söz konusu. Bu bizi endişeye sevk ederken alıcı ve satıcı arasında da zor bir dönem başlıyor. Burada çok geniş kapsamlı bir mücadele gerekiyor. Ürün kaybının önüne geçecek yeni ilaçlar geliştirilmelidir. Bu sadece Türkiye’nin problemi değil çünkü bu ürünün yüzde 90’ını ihraç ediyoruz. Kayısı da yaşadığımız bu sorun ve sıkıntılar önümüzdeki yıllarda da devam ederse dünyayı bu güzel meyveden mahrum bırakabilir.”