Depremzedeleri İtiraz Süreleri Mağdur Ediyor

Av. Mehmet Mustafa Özünver, Malatya’da ağır hasarlı binalara ilişki gerçekleştirilen itirazların Mahkemeler tarafından geciktirildiğini, dava sürecinin ise uzatılarak itirazı yapılan binaların yıkıldığını iddia etti.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ekiplerince konutlarına ağır hasar verilen ve itirazlar sonucu kararı değiştiremeyen vatandaşlar, çareyi mahkemelerde aradı. Mahkeme süreci ile ilgili ise Av. Mehmet Mustafa Özünver, konutlarına  yanlış karar verilen vatandaşların ikinci kez mahkemeler tarafından mağdur edildiğini iddia ederek; "6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremler neticesinde, birçok bina hasar almış ve Bakanlık ekiplerince tüm binalar incelenerek hasar tespitleri gerçekleştirilmiştir. Gerçekleşen hasar tespitleri neticelenmiş ve kesinleşmiştir. Kesinleşen bu tespitlerin önemli bir kısmı ciddi hatalar barındırmakta olup, birçok binada hasar düzeyi hafif nitelikte olmasına rağmen ağır hasar olarak kayıtlara işlenmiştir. Binalarında hasar olmadığını düşünen birçok malik, Valilik tarafından verilen yıkım işlemlerinin durdurulması ve binalarının mahkeme eliyle tekrar gözden geçirilmesi için idare mahkemelerine yürütmeyi durdurma talepli davalar açmıştır. Ancak, deprem sebebiyle konut bulmanın neredeyse imkansız olduğu Malatya İli'nde, ağır hasarlı olmayan yapılara ilişkin verilen yanlış kararın düzeltilmesi ve konutlarında oturmak için mahkemelere dava açan vatandaşlar, mahkeme eliyle ikinci kez mağdur edilmektedir.” dedi.

Mahkemeler tarafından sürecin kasıtlı şekilde geciktirildiğini anımsatan Özüver; "Mahkemeler, açılan davalarda gereksiz evraklar isteyip, süreci inanılmaz şekilde uzatmaktadır. Örnek vermek gerekirse, Gündüzbey'de yıkım işlemleri başlamış ve önemli miktarda yıkım gerçekleşmiştir. Gündüzbey'de konutu olan bir vatandaşın, Üniversiteden aldığı "ağır hasarlı değildir" raporu ile birlikte idare mahkemesine tarafımızca dava açılmıştır. İvedi bir şekilde yürütmeyi durdurma kararı verilmesi ve yıkım işleminin mahkeme incelemesine kadar durdurulması talep edilmiştir. Ancak, açmış olduğumuz davada, 20 gün geçtikten sonra mahkemece ara karar tanzim edilmiş ve Valilik'ten savunma istenmiştir. Savunmaya cevap verme süresi olarak da 30 gün kararlaştırılmıştır. Kanunu yanlış ve keyfi uygulayan hakimler yüzünden 50 günden aşağı yürütmeyi durdurma kararı çıkarmak neredeyse imkansız bir hal almıştır. Sayın baro başkanımızın da bu hususta önemli girişimleri olmuştur. Ancak, tüm girişimlere rağmen, mahkemeler keyfi uygulamasından vazgeçmemiş ve vatandaşların mağduriyetini önleyecek bir adım atmamıştır." diye konuştu.

Mahkemelerin işlemleri ile binlerce kişinin çadırlara mahkum kaldığını vurgulayan Özüver; "Müvekkilimizin konutu, yıkım ekiplerince 3 gün içinde yıkılacaktır. Ancak, mahkeme yürütmeyi durdurma kararı için 20 gün sonra verdiği karar ile idareye 30 gün süre tanımıştır. 30 gün sonra, ortada ne ev kalacak ne dava kalacaktır. Binlerce kişinin çadır ve konteynerde kaldığı Malatya'da birçok vatandaş, mahkemelerin keyfi işlemleri ile çadırlara mahkum edilmektedir. Diğer taraftan milli servet çöp olmakta ve kamu zararı ortaya çıkmaktadır. Halbuki kanun, uygulanmakla etkisi tükenecek olan idari işlemlerin yürütülmesinin savunma alınmadan da durdurulmasına olanak tanımaktadır. Kanunun açık hükmüne rağmen, yıkım ekipleri kapıya dayanmışken verilen gereksiz süreler ile vatandaşlar ciddi mağduriyetler yaşamaktadır. Gerekli önlemler alınıp, hakimler yanlış uygulamalardan dönmezlerse birçok vatandaşın daha mağdur edileceği ortadadır." ifadelerine yer verdi.